15 Eylül 2015 Salı

The Breakfast Club/Kahvaltı Kulübü


80lerin filmlerine bayılıyorum. Özellikle kıyafetlerine ve günlük yaşamlarına. 
Favori filmlerimden biri olan The Breakfast Club'ı yorumlamamın vakti geldi...
The Breakfast Club'ı bilmeyeniniz yoktur. John Hughes yapımı muhteşem bir film.Ayrıca tüm zamanları en iyi lise filmi olarak biliniyor.

Öncelikle konusu şu şekilde;
Bir cumartesi günü, birbirlerinden daha önce hiç haberi olmayan ve görünüşte birbirlerinden oldukça farklı görünen beş öğrenci, okulda cezaya kalırlar.
Cezalı oldukları için hiçbirşey yapmadan oturmaları ve "Neden burada oldukları" hakkında 1000 kelimelik bir deneme yazmaları istenir.
Bender ise belalı bir tip olduğu için (bu konudaki düşüncelerimi aşağıya yazacağım) her cumartesi cezaya kalan bir öğrenci. Cezaya kalmaya alışık olduğu için öğretmeniyle rahat bir şekilde konuşur ve diğer cezaya kalan öğrencilere sataşmaya başlar. İlk başta herkes Bender'a karşı önyargılı davranır. Ancak daha sonra arkadaş olmaya başlarlar ve kendileri hakkında, kendilerine bile itiraf edemedikleri konulardan konuşurlar. 


Filmin konusunun sadece ceza alan öğrenciler hakkında olması ve sahnelerin sadece okulda geçmesine rağmen, film kendini izletiyor. Benim favori karakterim Bender'dı. Hala hatırlarım, filmi ilk açtığımda mimiklerine bayılmıştım. Yüzüne baktığımda gülesim geliyordu.


Ayrıca, öğretmenleri Bender'a karşı çok kötü. Tamam Bender'da az değil, ama ailesinden kaynaklanan sebepten bu şekilde. Zaten birkaç sahne var (söylemiceem hayyııırrr) Bender'ın orada içini okuyabiliyorsunuz. İyi biri olduğunu anlayabiliyorsunuz gerçekten. Fazla özgüvenli bir çocuk ama zayıf noktaları var onunda.


Filmde bir de akıl hastamız var. Adı Ally ve çözülmesi zor bir kız. Giyinişinden saçından başından anlaşılıyor zaten garip biri olduğu. Ben ilk başta depresyonda bir kız sanmıştım ama gerçek sonradan ortaya çıkıyor. İçi dışı enteresan bir kız, tuzlu ekmek yiyor düşünün.. Ama yüzü çok hoş. O kıyafetlerin, dağınık saçın arasından bile yüzünün güzelliğini görebilmeniz mümkün.

Film tam anlamıyla muazzam bir film. Eminim çoğunuz izlemişsinizdir. Eğer izlememişseniz, fazla geç kalmayın derim ^^








11 Eylül 2015 Cuma

Now Is Good/Aşk, Şimdi


Öncelikle şunu söylemek istiyorum ki; bu filmin ülkemizde vizyon tarihi biraz sıkıntılıydı sanki ? Bu filmi baya önce Hazal'ın önerisiyle internetten seyretmiştim. Filmi izledikten (pek hatırlamıyorum ama) 2 ay falan sonra sanırım, forumda üzerinde seans saatleri yazılı bir şekilde afişini gördüm. Nasıl Yani ?dedim kendi kendime.
 Yine harika bir şekilde "Aşk,Şimdi" diye çevirmişler güzelim filmin adını bu arada.Gönülden Tebrik ediyorum herkesi....

Neeeyse filmin konusundan bahsedelim biraz;
Tessa,(Dakota Fanning) bir lösemi hastası. Doktorları ise hastalığını önleyemedikleri için, tedaviyi bırakıyor.(Okulu da ayrıca) Hayatta olduğu anlarını dolu dolu geçirmek isteyen Tessa, bir liste hazırlıyor. Yeni tanıştığı (komşusuydu sanırım?) Adam isimli çocukla beraber bu listeyi gerçekleştirmeye başlıyor.


Tamam, kabul. Filmi ilk izlediğimde salya sümük ağlayıp kendimden geçmiş olabilirim...
Ama, bu filmin üstüne o kadar çok mutsuz sonlu film izledim ki artık normal bir son gibi geliyor. (ABARTTI)
Şaka bir yana ciddi ciddi hönkürmüştüm filmde. Yaani şimdi düşünüyorum da Melis, seni o kadar sarsan neydi ? Filmin sonunu az çok tahmin ediyorsunuzdur zaten. Konusu bile ele veriyor sonunu. Ama şimdi söyleyip "CYLOLES NİYE SPOİLER VERIYORSUN?" demenizi istemiyorum o yüzden susuyoruuum..

Neyse, Dakota'nın role cuk oturduğunu düşünüyorum ben. Çünkü çok güzel bir suratı var ve ben güzel, hüzünlü bakan yüzleri severim arkadaşım... Tamam saçma gibi geliyor ama nostaljiğim bu konuda. :')

Filmde ayrıca Kaya Scodelario oynuyor. Skins'te gördüğümüz performansından hiçbirşey kaybetmemiş. Buna emin olabilirsiniz. Yine arsız bir rolde. (Ve hala çok güzel )':


Jeremy Irvıne'e gelirsek.. Bilmiyorum ya, bana çok donuk gelmişti. Böyle, pısırık bir tipi var zaten. Sinirimi bozup durmuştu film boyunca. rolü gereği mi o şekildeydi hatırlamıyorum ama bu kadar sinir olmuşsam, oyunculuğundandır diye düşünüyorum.

Aslında konuşup anlatmak istediğim çok şey var. Mesela Tessa'nın annesi. Ama anlatırsam gerçekten filmi izlemenize gerek kalmayacak. Bu nedenleeee ben puanımı veriyorum ve susuyorumm..






8 Eylül 2015 Salı

Hairspray\Saç Spreyi


Hairspray, izlerken sıkıntıdan yerlerde süründüğüm bir filmdi. 2 buçuk yıl önce izlememe rağmen hala adını duyunca tüylerim diken diken oluyor.
Öncelikle, film 2007 yapımı. Ama o kadar saçma ki.. İnternette bir araştırıyım dedim ve filmin 1988 yılında çekilmiş olduğunu okudum. Yani asıl filmimiz 1988 yapımı. O yıllarda saçlarını spreyle kabartmak çok modaydı, yapılan danslar, gençlerin müzikallere olan ilgisi.. Ama 2007 yapımı bir filmde bana saçma geldi açıkçası. 1962 yılını esas alıyorlarmış filmde.O kadar sıkılmıştım ki, konuyu, ne zaman çekildiğini vs. unutmuşum.. Tabii Zac Efron hariç :)


Konusu ise şöyle; 

Kilolu bir kızımız var, resim gördüğünüz gibi.. Dans etmeyi çok seviyor, kıpır kıpır bir genç kız. En büyük hayali ise izlediği TV şovuna çıkıp dansçılardan biri olmak. Zac Efron'da işte ordaki yakışıklı oğlanımız. o TV şovundaki güzel kızla adı duyuluyordu hatırladığım kadarıyla. Sonra Tracy (Esas kızımız) bir şekilde şova çıkma şansını yakalıyor. İşler o şekilde ilerliyor.


Güldüğüm yerler var mıydı ? Çok nadir. Ama genellikle sıkıldım. Komik bulduğum yerler de zaten Zac Efron'un olduğu bölümler. Mimikleri falan hoşuma gitmişti. Gif'te gördüğünüz gibi.. :)

Ama gerçekten, inanılmaz sıkılmıştım. Hatırlayınca bile afakanlar basıyor. Herneyse.

2 puan veriyorum. o da Zac'in hatrına..



7 Eylül 2015 Pazartesi

Insomnia/Uykusuz


Ahhh ahhh Al Pacino.. Sen nasıl bişeysin. Nasıl tüm filmlerinde beni kendine hayran bırakıyorsun !
Öncelikle film hakkında şunu söylemek istiyorum; 3 harika oyuncu yer alıyor..

Al Pacino, Robin Williams ve Hilary Swank ! 

Çoğunuz izlemişsinizdir zaten, ses getiren bir filmdi. Ayrıca 2002 yapımı, eski bir film.
Konusundan bahsedersek ;

Alaska'da yaşanan bir cinayet vakası üzerine, ünlü dedektif Will Dorner (Al Pacino) ortağı ile birlikte davayı üstlenir. Ancak, operasyon esnasında ortağını yanlışlıkla öldürür ve bunu herkesten sakladığını düşünürken bir telefon gelir, herşeyi gördüğünü söyleyen bir adam Will ile anlaşma yapmak ister. Will ise bu esnada Alaska'da yaşanan gündüz gece sorunu nedeniyle uyuyamamaya başlar ve insomnia hastalığına adım adım yaklaşır.




Öncelikle söylemeliyim ki, Robin Williams ve Al Pacino'yu başrolde görmek muhteşem. İzlerken kesinlikle büyülenmiştim. En Mütüşmelli filmler arasında kesinlikle ön sıralarda. (En azından benim listeme göre :)
Filmde ayrıca Hilary Swank, hırslı ve işini seven bir polisi canlandırıyor. Hilary Swank'ı da çok tatlı bulurum zaten. Böyle bi sempatik geliyor bana.

Film hakkında yapabileceğim tek eleştiri bu (spoi vermeden tabiiki yoksa anlatılacak dünya kadar şey var)

Eğer izlemediyseniz izlemenizi tavsiye ederiiim. Böyle bir filme kaç puan verilir ??










6 Eylül 2015 Pazar

Senden Bana Kalan



Evet evet biliyorum, bloga eskisi kadar özen gösteremiyorum.. Ama ne film izliyorum ne de kitap okuyorum. Dizi ve Animeleri sormayın bile. O yüzden bir düşündüm. "Acaba izleyip yorumlamadığım hangi filmler var diye.. Uzun süre önce sinemada izlediğim "Senden Bana Kalan" geldi aklıma..

Öncelikle konusundan bahsedersek eğer;
Özgür adında bir karakterimiz var. Küçük yaşta anne babasını kaybetmiş ve zengin büyükbabası tarafından şımartılarak büyütülmüş. Büyükbabası vefat ettiğinde ise miras kalacak parayla rahat edeceğini düşünürken, büyükbabasının vasiyetini yerine getirmeden ona beklediği gibi bir miktar  kalmayacağını, çok cüzi bir para kalacağını  öğrenir. Büyükbabasının hazırladığı vasiyetnamede ise Özgür'e birtakım görevler vermiştir. İstanbul'dan Çanakkele'ye, Adatepe köyüne taşınıp, bir yıl orada kalacaktır. Özgür, yazıldığı gibi Adatepe köyüne taşınır ve Elif'le karşılaşır. Elif, ona bu yolculuğunda rehber olacaktır ve Özgür'e yardım edecektir.


Film sanırım uyarlama. A Millioner's First Love filmini çoğunuz bilirsiniz. İzlediyseniz eğer, benzerliği görmüşsünüzdür.
Herneyse, oyuncu kadrosundan bahsetmek istiyorum. Başrollerde Neslihan Atagül ve Ekin Koç var. Açıkçası afişte Ekin'i görünce direk biletimi almıştım ama neyse, konumuz bu değil.
Zaten karakterler güzel, ona diyeceğim birşey yok. Ama Ekin'de sizce de böyle bir sempatik insan ifadesi yok mu ? Ukala tavırlarını izlerken gerçekten gülesim geliyordu. Komik sahnelerin dışında bile. Ama yine de güzel uyum sağlamıştı. Özellikle filmin ileri sahnelerinde. Neslihan'ın ise role cuk oturduğunu düşünüyorum. Köylü kızını canlandırıyordu ve hareketleriyle yüzü uyumluydu karakteriyle. 
Ama filmin konusunu çok ilgi çekici bulduğumu söyleyemem. Orjinal versiyonu da öyle ama ne biliyim Türkler yapınca daha bir gözüme batıyor benim. Kore Filmlerindeki konulara alışmış olduğumdan bana şeker geliyor.

Sonuç olarak filme 3 puan veriyorum.
Ama eğer sorarsanz "İzliyim mi yani ?" diye, izleyin derim. Çekim kalitesini sahnelerini beğenmiştim :)