11 Haziran 2017 Pazar

Birsen Birdir


Selamlar ! uzun zaman oldu farkındayım bir seneyi geçti. Yazıyorum şu an yazmasına ama düzenli bir şekilde yazmaya devam edeceğimi söyleyemeyeceğim. Çünkü girmem gereken bir sınav var. Üniversite sınavı. Çalışıyor musun diye soracaksınız ben de hayır diyeceğim. Ama çalışmaya çalışıyorum işte ufak ufak.. (Şu an neyle meşgulum görüyorsunuz.. test çözmek yerine..)

Herneyse ama yazacağım. Emin olabilirsiniz buna. Düşük çenem sayesinde yazacak milyonlarca şey bulabiliyorum. Sıkıntı sadece ve sadece zaman..

Bugün Birsen Birdir'den konuşmak istiyorum. Bu blogda sadece diziler filmler kitaplar olmasın. Sıkılır insan. Siz de ben de.. Sevdiğim ünlüleri, fenomenleri veya başımdan geçen"yazmaya değer" olayları da anlatmak istiyorum. Aksi takdirde burası bir günlüğe dönüşür :)

Neeeyse yine uzatıyorum. Birsen Birdir hakkında önce bilgi vermeliyim diye düşünüyorum. Aslında ben de çok bilgi sahibi değilim zira onun kariyeri benim onu tanımamdan çok önceye dayanıyor. İnsanların müzik dinlemek için albüm aldıkları (internetten değil) müziğe daha fazla saygı duyulan zamanlara. Çoook çok eski zamanlarmış gibi konuşuyorum (değil) çünkü ben o yıllarda çocuktum. Genç değil. Neyse bu konuyu sonra anlatabilirim. 

Birsen Birdir'i Dream Tv'de eminim görmüşsünüzdür. Ben onu Genç-iz programıyla tanıdım. Bundan yaklaşık 4-5 sene önce. Emre Fakıoğlu ile sunduğu programı her gün izliyordum. Hoşuma giden şey her şey hakkında konuşabilmeleriydi. Bir konu açılıyor hobaaa kimse susmuyor falan. Çok seviyorduuuuuuummmm.. 
Daha sonra Birsen Amerika'ya gittii. Yanlış hatırlamıyorsam eğitim için. Aradan yine zaman geçti falan. Bir baktım evlenmiş. Çok şaşırdım ama mutlu da oldum onun adına.

İşte Bryan ve Birsen. O kadar şirinler kiii. Birlikte Beach Party çektiler hatta. Geçtiğimiz yıl mıydı emin değilim ama çok olmadı. Şu an San Francisco'da yaşıyor ve gerçekten bu güne kadar yılları dolu dolu geçmiş gördüğüm kadarıyla. Stalkın gücü :)
Felsefe okumuş ve genel kültürünü gerçekten takdir ediyorum. Boş değil kesinlikle. Şu an televizyonda gördüğümüz sunuculara bakarsak aslında Birsen sunucu bile değildi.. O yüksek enerjisi konuşma tarzı,yorumları vs. gerçekten bana göre mükemmel bir vj idi.

Birkaç röportajı internette mevcut bakabilirsiniz. Ama daha çok bacak, etek vs. arama sonuçları çıkıyor. Sinir bozucu bir durum ama o pek etkilenmediği söylüyor bu durumdan. Televizyona çıkacak diye izlenecek diye (sadece birsen için söylemiyorum) bir kişinin olmadığı biri gibi mi giyinsin? Normal sokakta biri etek, şort giyiyor sıkıntı yok (bazen olabiliyor da neyse uzun bir konu o) televizyona çıkınca mı sıkıntı oluyor. İstediğini giymekte özgür ve yakışır da giyer de. Bu şekilde prim elde etmeye çalışmıyorsa ki çalışsa bile kimseyi alakadar etmez kimseye bir şey söylemek düşmez. İzlemek yerine dinlemelisiniz bu kızı.

Velhasılıkelam görünce dinleyin. Bu söylediklerimi okuyup geçmeyin hatta biraz bakın. İlham alınacak bir kadın olduğunu düşünüyorum. Seviyoruz efenim ne diyelim :)

6 Şubat 2016 Cumartesi

Eleanor Ve Park

Eleanor Ve Park'ı 2 gün önce bitirdim ama hala kafamda. Aslında böyle nasıl desem, herkesin okuduğu kitapları veya popüler olmuş kitapları okumayı hep ertelerim. (Eleanor ve Park'ı da erteledi)
Antipati oluşuyor bende popüler kitaplara karşı, bilmiyorum.
Sırf bu yüzden, Mersin Kitap Fuarı'nda Eleanor ve Parkı'ı listemde olmasına rağmen almadım. Okumayı da istiyordum gerçi ama heryerde fotoğrafını görüyordum sıkılmaya başlamıştım.
Sonra arkadaşım kitabı bir solukta okuyup bitirdi. Ve benim okumam için de baskı yapmaya başladı. Bende aldım okudum. Önce kitabın konusunan bahsediyim biraz. Sonra düşüncelerime geçeceğim.


Kitabın isminden de tahmin edebildiğiniz gibi Eleanor adında bir kız ve Park adında bir çocuk var. Eleanor şişman, çirkin ve değişik,garip bir tarza sahip.Fakir olduğu için ucuz kıyafetleri var ve üzerinde güzel durmuyor.Baskıcı bir aileye sahip. Park ise Eleanor'un tam tersi. Medeni bir ailesi var, maddi durumları iyi. Çizgi roman okumaya bayılıyor.(Bunun içinde bende Park'a bayılıyorum ^^)
Eleanor yeni bir okula başlıyor ve okula servisle (ya da okul otobüsü herneyse işte).Herkes onun bir ucube olduğunu düşünüyor ve ondan hoşlanmıyorlar. Buna Park'ta dahil. Oturacak yer olmadığı için Park'ın yanına oturuyor. Park, çizgi roman okurken eleanor'un da onun çizgiromanını okuduğunu fark ediyor. Onun okuması için sayfaları daha yavaş çeviriyor vs. İlerleyen günlerde Eleanor için Çizgi roman serileri getirmeye başlıyor.

Genel olarak yorumuma gelecek olursam. aslında konu çok klişe. Ama Karakterler o kadar tatlı ki. okurken konunun klişeliği aklınıza bile gelmiyor. hep diğer bölümde ne olacağını merak ediyorsunuz. Ha bu arada unutmadan söyleyeyim, kitap 1986 yılında geçiyor. Yani yaşanan olaylar, o yıllarla kıyasladığımızda daha olası geliyor. Birkaç cümlede sesli güldüğümü hatırlıyorum :D 

--Spoi değil bence ama yine de okumayın--


Park'ın babasının "Hadi park, giyin makyajını yap ta çıkalım artık" dediği bir kısım vardı. Ya istemsizce gülmeye başladım ve kitaba devam edemedim. kdfsjksfd


--Spoi Sonu--

Puanım kitabın klişeliği nedeniyle;
(Fakat bunun dışında mükemmeldi.)






2 Şubat 2016 Salı

NANA


Merhabalar ! Bugün çok farklı ve özel bir animeden bahsedeceğim.

Nana, arkadaşımın zoruyla izlediğim bir animeydi aslında ve izlemeye 1 yıl önce başlamıştım... Neden bilmiyorum izleyemedim ve bıraktım animeyi. Yine izlemeye zorlandım tahmin edersiniz ki. Tekrar başladım, nana beni o kadar sardı ki zamana yaymaya karar verdim. Çünkü izlemeye başladığınızda kafanızda birçok soru işareti ve düşünce oluyor. Az çok birşeyler tahmin ediyorsunuz.

Konusuna gelirsek, Nana komatsu erkek arkadaşı için tokyoya taşınmaya karar verir. Pılını pırtını toplar ve tokyoya giden trene biner. Nana Osaki isimli kızın yanına oturur. Nana Komatsu, Nana Osaki'den çok etkilenir. Çünkü çok güzel ve gizemli bir havası vardır. Tokyoya varana kadar, yolculuk boyunca Komatsu konuşur, Nana dinler.. Tokyoya vardıklarında Komatsu nana, Erkek arkadaşı Shouji'ye doğru koşar ve Nana'yla yolları ayrılır. En azından öyle sanırlar. Fakat ikisi de ev aradığı için, aynı dairede karşılaşırlar. Fazla paralarının olmaması yüzünden ve ikisinin de daireyi almak istemesi nedeniyle, masrafları bölüşerek aynı evde kalmaya karar verirler...


Osaki çok güzeldi ya. Ben böyle bir karakter gördüğümü sanmıyorum. Bilmiyorum sadece bana mı öyle geliyor ama baştan ayağa mükemmel bir karaktermiş gibi geliyor. 
Ayrıca animeyi izlerken hep için buruk bir şekilde izledim. 2 Nana'nın da başına gelenleri ve geçmişte yaşadıkları olayları izliyoruz çünkü. 
Animenin sonu anlamsız bitiyor biraz da. Anlamsız dediğim, belirsiz aslında. Mangasını okumak gerek. Sanırım o da ingilizce olduğu için üşeniyorum biraz. Okuyup bana anlatmak isteyen varsa iletişim bilgilerimi yazabilirim :D

Bu animeye puanım; 
( Sonu, sırf manganın okunması için belirsiz bittiği için -_- )



9 Aralık 2015 Çarşamba

Sen Gittiğinde kitap yorumu


Selamlaaar ! Uzun bir süre yoktum biliyorum.. Ama bu süre içerisinde yorumlayacağım çok fazla dizi, film, kitap biriktirdim ^^

İlk yorumuma Gayle Forman'dan.. If i stay'in ikinci kitabı sen gittiğinde. If i stay'in filminin yorumunu yapmıştım, kitabın yorumunu yaptım mı bilmiyorum fakaaat şu bir gerçek ki; ikinci kitap bana göre daha güzeldi.

Tamam tamam, önce her zamanki gibi konuya bir değinelim sonra yorumuma geçelim.
-AZICIK SPOILER İÇERİR-
(Aslında kitabın arkasında spoiler yazıyor.) 

İlk kitabın sonu, Mia'nın Adam sayesinde uyanmasıyla bitiyordu. En heyecanlı yerde kitap sonlandı.. (Teşekkürler Gayle Forman !! ) 

Bu kitapta öğreniyoruz ki, Mia Julliard'a gitmiş, Adam ise Shooting Star'la beraber gerçek bir rock yıldızı olmuş. Başka birşey söylemek istemiyorum çünkü kitap bundan ibaret. Bundan ibaret dediğime bakmayın, olayların nasıl bu şekilde gerçekleştiğini falan öğreniyoruz. Ayrıca kitap bu sefer Adam'ın ağzından anlatılıyor. 
Adam, Mia'ya kızgınlığını ve kırgınlığını sadece kelimelerle o kadar güzel anlatıyor ki, sanki Mia beni terkedip Julliard'a gitmiş gibi hissediyorum... -_-
Bana göre Sen gittiğinde, Eğer yaşarsam'dan daha güzeldi. Genelde devam kitapları beğenilmez ama sen gittiğinde'de Adam'ın hisleri, Mia'yla konuşurken, aslında içinden neler düşündüğü falan gerçekten çok güzel anlatılmıştı. 
Eğer yaşarsam da, Sen gittiğinde 'de çok akıcı kitaplar zaten, okurken bir dakika bile sıkıldığımı hatırlamıyorum. Aksine, her okuduğum kelimede heyecanlanıyordum.
Kitabı bitirdiğimde yüzümden hüzünlü bir gülümseme oluştu. Ve yaklaşık beş dakika sonra 'NEDEN HALA 2. FİLMİ ÇIKMADI !!' diye çirkefleşip sınıfa atar yaptığım da var tabii ama haklıyım bence ^^
5 Puan vermezsek olmaz tabii.